27 Şubat 2014 Perşembe

Kişi Odaklı Reklamlar, Kişisel Verilerimizin Toplanması ve Sayısal Dünyanın Getirdikleri

Merhaba sevgili arkadaşlar,

TV'de (yabancı) dizi izlemeyi seviyorum. Favorilerim arasında yeni sayılabilecek "Almost Human" adlı bir dizi de var. Bu dizi yakın gelecekte insan ve robot (android) polislerin birlikte görev yaptığı bilim kurgu yapımı. Dizide insanlar her yerde mevcut olan kameralar tarafından izleniyor ve yaklaştıkları çoklu ortam ekranlarında o kişiye özel reklamlar beliriyor. Bunu daha önce Tom Cruise'un oynadığı "Minority Report" filminde de görmüştük.


Peki bu mümkün mü? Elbette... Google'da arama yaptığınızda, herhangi bir ürünü sayısal ortamda arayıp özelliklerini incelediğinizde ya da ne bileyim sosyal ağlarda paylaştığınız linklerle bile kişisel özelliklerinizi, tercihlerinizi, neyi sevip sevmediğinizi, favori şarkılarınızı, beğendiğiniz yıldızları, okuduğunuz kitapları, almak istediğiniz fotoğraf makinesini gönüllü olarak çevrim-içi canavara tarif etmiş oluyorsunuz. Cep telefonunuz, gittiğiniz yerleri, dinlediğiniz müzikleri, okulunuzu, arkadaşlarınızın fotoğraflarını, kaç kilometre koştuğunuzu, kaçta yatıp, kaçta kalktığınızı kaydeden uygulamalarla dolu. Şaşırdınız mı? Şaşırmayın, ücretsiz olarak gönüllü yüklediğiniz bu uygulamalar sizin onayınızla bu bilgileri yüklüyor. Mesela ben arkadaşlarımın (çoğu bunu bir kaç gün yapabilse de...) o gün kaç kilometre koştuklarını biliyorum. Bir akrabamın kızının okul arkadaşlarının hangi markaları giydiğini görebiliyorum. Bu bilgileri bana herhangi bir bilgi alma örgütü vermiyor. Sizler, bizler gönüllü olarak veriyoruz.

almost_human_karl

Peki bu bilgiler hangi teknolojiler ile toplanıyor? Cep telefonlarında mevcut olan, GPS, fotoğraf makinesi, Wi-Fi, 3G, 4G, NFC, BlueTooth, SD kart (yanlış okumadınız), ses kayıt cihazı, FM radyo ve buraya yazmayı unuttuğum başka teknolojiler. TV'lerinizde kamera, İnternet bağlantısı, hareket ve sesle kumanda. Buzdolaplarınız, ısı termostatlarınız, arabanızdaki navigasyon, taşıtmatik, OGS, HGS. Motorsiklet kaskınızdaki BT kulaklık. Google gözlük. Trafik kameraları, güvenlik kameraları... Listeyi kendiniz de uzatabilirsiniz.

Hangi bilgiler toplanıyor? Bilgiler toplanmadan önce rızanız alınıyor. %99'umuz bu izni bilinçli ya da bilinçsiz veriyoruz. Çünkü işimize geliyor. Örneğin akıllı buzdolabı, sütün bittiğini biliyor ve cep telefonunuza süt almanızı bildiren bir hatırlatıcı ekliyor. Harika değil mi? Buna kim izin vermez. Aracınızdaki taşıtmatiğin üzerinde bir GPS alıcı verici olduğunu biliyor muydunuz. Hangi rotaları kullanıyorsunuz, hangi benzincide duruyorsunuz hepsi kayıt altında. Hiç teknoloji kullanmıyor musunuz? Markette yaptığınız alışveriş için kullandığınız kredi kartı sayesinde marketten aldığınız her şeyi markasına kadar istatistik veriyor.

Bilgilerimiz Nasıl Kullanılıyor? Şu ana kadar hangi bilgilerimizin ne şekilde toplandığını açıklamaya çalıştım. Buna ilave olarak yakında bizim ülkemize gelecek NFC (cep telefonuyla pos cihazına tos atarak) ödeme şekli de veri toplayacak. Peki bu veriler ne işe yarıyor ve nasıl kullanılıyorlar? Bu verileri toplama yetkisine sahip, telefon operatörleri, İnternet servis sağlayıcıları, yayıncı kuruluşlar, mahalle bakkalı dahil tüm marketler, Google, Microsoft, Yandex vb. aklınıza gelen tüm büyük şirketler topluyor ve (bu benim fikrim - bilgiler aralarında paylaşılıyor). Elde edilen verilerle, hangi marka diş macunu aldığınızdan tutun da, içki içip içmediğinize kadar tüm kişisel alışkanlıklarınız biliniyor.

Youtube'da gezinirken nedense hep de o anda almayı planladığınız ürünlerin ilanları karşınıza çıkabilir. İşte buna kişi odaklı (hedeflenmiş) reklamlar deniyor. Ya da TV'de belgesel izlemeyi çok seviyorsunuz. Cep telefonunuza doğa turları, kamp malzemeleri vb. reklamların mesajları gelebilir. Bu size masum gözüküyor değil mi?

Kişisel Verilerimiz Kötüye Kullanılabilir mi? Bu sorunun cevabı çok ama çok açık. Maalesef evet. Çok sıkıcı olmayan bir örnekle başlayalım: Sigorta şirketi, "sen çok rakı içiyorsun, kusura bakma senin karaciğer hastalığının parasını ödemeyeceğiz" diyebilir. Ya da iş başvurunda "kardeşim sen fikirlerinle şirket politikalarını zedelersin" diyebilirler. (Evet, sizin fikirlerinizi sosyal ağlardan, bıraktığınız yorumlardan biliyorlar). Bu daha fenaydı değil mi? Yani kendi istedikleri gibi düşünmeyen insanları işe almayabilirler.

Şimdi en fena örneğe geliyorum: Hollanda doğum kayıtlarını en iyi tutan ülkelerden biri. Hatta bununla övünüyorlar. Eskiden bilgisayarların olmadı dönemlerde bile Hollanda hastanelerinde inanılmaz titiz ve ayrıntılı doğum kayıtları tutuluyordu. 2. Dünya savaşında Hitler'in subayları bu kayıtlar sayesinde Hollanda'da ne kadar Musevi vatandaş varsa (çok uzak alakaları bile kayıtlardan bularak) toplama kamplarına götürdü.

Bilgilerimizi Vermeyebilir miyiz? Evet dostlar kişisel bilgilerimizin sayısal dünya tarafından kullanılması hayatımızı kolaylaştırdığı gibi cehenneme de çevirebilir. Maalesef kişisel verilerimizi vermemek mümkün değil. Artık hükumetler de yurtdaşlarını sayısal olarak kaydediyorlar. Ehliyet, nifus, pasaport, sağlık hizmetleri vb. hepsi sayısal. Ancak ortada dolaşacak sayısal verilerimizi en az seviyede tutup yaşamak da mümkün. (Ancak bu oto sansür oluyor.)

Özetle sayısal çağda büyük bir facia yaşamamız her zaman mümkün. Umarız bu verilerin güvenle saklanması, kötü amaçlarla kullanımının engellenmesi yolunda adımlar atılabilir. İçinizi kararttıysam affola...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder